Giriş
(2)

booking.com rezervasyon sorunu

gene mi gene
Merhaba,1 ay önce falan booking.com dan yurtdışında bir otel için rezervasyon yaptırdım. Her şey yolunda gözüküyordu. Kredi kartımdan varışa 1 hafta kala provizyon alınacaktı. Ödemeyi de orada yapacaktım. Sonra 2 gün önce mail attılar kredi kartınıızla ilgili sorun var diye. Limitim yoktu. Ona yorup
Merhaba,

1 ay önce falan booking.com dan yurtdışında bir otel için rezervasyon yaptırdım. Her şey yolunda gözüküyordu. Kredi kartımdan varışa 1 hafta kala provizyon alınacaktı. Ödemeyi de orada yapacaktım. Sonra 2 gün önce mail attılar kredi kartınıızla ilgili sorun var diye. Limitim yoktu. Ona yorup başka bir kredi kartının bilgilerini verdim. Bana rezervasyon no vs. yolladılar. Amma velakin bugün mail atmışlar rezervasyonunuzu iptal ettik diye. Hem booking.com a hem de otele mail attım. Geri dönen olmadı. Ev telefonum olmadığından çağrı merkezlerini arayamıyorum. Benim o rezervasyona ihtiyacım var. Yer yok başka otellerde. Daha önce booking.comla böyle bir sorun yaşayıp çözebilmiş olan var mı? Ne yapsam?
0
gene mi gene
(10.09.12)
otel fransa'da. booking.com un uluslararası çağrı merkezi de birleşik krallık alan kodlu maalesef.
0
🌸gene mi gene
(10.09.12)
booking.com en geç 1,5-2 gün içerisinde telefonla arıyor, biraz daha bekle ama alternatif ara tabii.
0
whoosie
(10.09.12)
(15)

Bilkent vs. ODTÜ

Haldamir
Sizce hangisine gitmeliyim? Bölüm Mol. biyoloji ve genetik. Bilkentin ayda vereceği 550 lira bursu var, onun dışında çok yabancıyım bilkente, ODTÜ'de ise gideceğim bölümde iyi sayılabilecek bir çevrem var, ayrıca hep ODTÜ daha güzel gelmiştir bana kampüs vs. olarak. Siz olsanız hangisine giderdiniz?
Sizce hangisine gitmeliyim? Bölüm Mol. biyoloji ve genetik. Bilkentin ayda vereceği 550 lira bursu var, onun dışında çok yabancıyım bilkente, ODTÜ'de ise gideceğim bölümde iyi sayılabilecek bir çevrem var, ayrıca hep ODTÜ daha güzel gelmiştir bana kampüs vs. olarak. Siz olsanız hangisine giderdiniz?
0
Haldamir
(24.07.12)
Ben olsam bilkente giderim.
0
inthechaos
(24.07.12)
odtü bence.
0
strangerinhere
(24.07.12)
odtü mbge mezunu olarak odtü mbge yi tavsiye etmiyorum ben. hatta mbge tavsiye etmiyorum pek. ama odtü candır.
0
gene mi gene
(24.07.12)
ben olsam odtüye giderdim, ama şu da bir gerçek ki bilkent'te önün çok daha açık. gerek yurtdışı bağlantıları olsun gerek bilkent'in laboratuvar imkanları vesaire olsun. akıl bilkent diyor; gönül odtü. :)
0
vedatchilipeppers
(24.07.12)
Kampüs olarak doğru, ODTÜ Bilkent'e takar. Bilkent'te 17:30 sonrası hayat durur. İkisinin de tanıtım günlerine gitmeni öneririm, en azından daha iyi fikir oluşur kafanda.
0
faith no more
(24.07.12)
o değilde odtü fena reklam olayına girmiş ne olaki?
0
bunumu demek istedin
(24.07.12)
moleküler biyoloji ve genetiğe gitme diyorum.
0
sui
(24.07.12)
aaa üniversitelere baktım bölüme bakmamışım başka bi muhallebi duyurusu yüzünden mutfaktaydık ayıptır söylemesi:) genetik iyidir niye yazmasım? genetik öğrencisi olarak bilkent diyorum lab koşullarının falan çok iyi olduğunu biliyorum yaz bence.
0
bunumu demek istedin
(24.07.12)
meslek için, imkanlar için gelecek için bilkent basar, üniversite hayatı için de odtü. odtü'de 4 yıl okunur, bilkent'te de varsa yüksek lisans master vs :)
0
etkilenmekicinkotuarkadasariyorum
(24.07.12)
Bilkent moleküler biyoloji ve genetik mezunuyum
Bizim zamanımızda sadece ilk binden adam alan bir bölümdü, pek çok başka şey de değişmiş olabilir mezun olduktan sonra hiç uğramadım :D
Bilkentte ODTÜ mezunu asistan varken bizde herkes yurt dışındaydı, laboratuvarımız daha iyiydi (ha yurt dışına gidince aslında iyi laboratuvarın ne olduğunu anlıyorsun o başka)
Bilkentin kötü bir yönü devamlılığı olmaması sen başladığında olan hoca bitirirken olmuyor mesela,hoca-öğrenci ilişkimiz çok iyi değildi. Genetik okunur mu diyenlere işimi yapmadığım halde ben hiç pişman olmadım çok yönlü çok gelişime açık bir alan her türlü okunur derim.
0
niye ama
(24.07.12)
Zaten ikisinin de labları gezdim öyle teknik açıdan bir farkları yok. Odtü'de hoca sayısı daha fazla ve daha farklı alanlarda çalışıyorlar bu iyi bir şey, Bilkentte hepsi kanser çalışıyor. Birde bilkentin bursu var, öğrenci için çok iyi bir şey o da.
0
🌸Haldamir
(24.07.12)
sabancı sabancıdaki hocalar nature gibi çok ünlü dergilerde yayın yapıyorlar
0
iplikci
(24.07.12)
odtüde hoca çoktur belki ama geçen sene konferans için hoca arıyodum odtünün hoca listesi biyoloji ve genetikte aynıydı sanki, tam anlamadım bi bak onlara iyce.
0
bunumu demek istedin
(24.07.12)
bölüm kendi içinde nasıldır bilmiyorum ama lab imkanları odtüye göre gelişmiştir eminim.
bir de odtü'nün kampüsü çok güzel nan girdim mi çıkasım gelmiyor bir bilkentli olarak.
0
jedilance
(25.07.12)
METU rules.
0
grgn
(25.07.12)
(1)

Bir entry vardı,başlığı ve detayları hatırlamıyorum, bulursanız sevinirim:)

dave87
Yazar bir gün bir vesileyle işten çıkıp taksim'e gitmek durumunda kalıyordu. taksim'de şunu fark ediyordu ki; bu iş saatinde, bu güneşli havada taksim'de oturup bişeyler içen, sohbet eden, hiçbir iş güç derdi olmayan mutlu insanlar var. bu insanlar nasıl böyle yaşayabiliyorlar temalı bir entry idi.
Yazar bir gün bir vesileyle işten çıkıp taksim'e gitmek durumunda kalıyordu. taksim'de şunu fark ediyordu ki; bu iş saatinde, bu güneşli havada taksim'de oturup bişeyler içen, sohbet eden, hiçbir iş güç derdi olmayan mutlu insanlar var. bu insanlar nasıl böyle yaşayabiliyorlar temalı bir entry idi.

Boşlukları ben doldurmuş olabilirim ama aşağı yukarı böyle bir şeydi. En beğenilenlere girmişti sanırım, orada görüp okumuş olmam muhtemel.

Hatırlayan var mı?
0
dave87
(11.05.12)
(15)

Evrim

Ryu
Az önce de sordum, lakin, insanları yönetebilmek gibi bir yeteneği kendinde fazlasıyla bulunduğuna inanan, egoist moderatörlerimiz olucak ki, soru ne kadar mantıklı bir soru olsa da soru biçimi yüzünden uygun görmemişler. Ehem, efendim lafım gelişmiş canlılara, zebralara, karacalara, beslenme pirami
Az önce de sordum, lakin, insanları yönetebilmek gibi bir yeteneği kendinde fazlasıyla bulunduğuna inanan, egoist moderatörlerimiz olucak ki, soru ne kadar mantıklı bir soru olsa da soru biçimi yüzünden uygun görmemişler.

Ehem, efendim lafım gelişmiş canlılara, zebralara, karacalara, beslenme piramitinin otçul kısmında yer alan, etoburlar tarafından avlanan memelilere. Bu hayvanlar, kamufle, gece görüşü, ses hassasiyeti gibi doğal adaptasyona yönelik yeteneklerle donatılıcaklarına, ne diye etlerinin (başlıca ölüm sebeplerinin) tadını kötüleştirmeye yönelik bir adım atmadılar? Mantıken pek bir geleceği olmayabilir, avcılar tat alma duyularını bırakabilir (gerçi kamufle olmaktan daha uygun bir adım, doğadaki manzara her mevsim, her yıl değişmekte) fakat ne diye diğer yeteneklere yönelmekte? Evrimin, işleri kompleksleştiren, insan mantığına ters düşse bile daha ileriyi görebilen bir zekası mı var?


Eti tüketilip, öldürülen bir hayvanın, etinin tadının kötü olması onu yaşama geri kazandırmiyabilir diyeceksiniz belki de, ben hakikaten, ısırılınca lanet olasıca bir tat bırakmaktan söz ediyorum, ısırıldı yaralandı, avcının dili değdi ve avcı uzaklaştı. (kokarca değil bak, koku salıyor, eti belki lezzetli)
0
Ryu
(21.03.12)
tadından cok besin degeri onemli dogada.. onlarin tadi kotulesseydi ama besin degerleri ayni kalsaydi aslanlarin da tat alma duyularinda ona gore degisiklik olurdu..

bulundugu ortama maksimum uyum ve sonraki nesile mumkun oldugu kadar saglikli döl aktarma üzerine kurulu düzen olunca bu son kacinilmaz..
0
bigman
(21.03.12)
avlanıp beslenen hayvan tadına bakmıyor ki.

amaç karnını doyurmak,güçlenmek,yavrularını beslemek vs. tadıyla ilgilendiklerini de nerden çıkardın?
0
mahone
(21.03.12)
teknik donanıma sahip olduğum bir konu değil ama;
otçul hayvanlar etlerinin tadını değiştirmek için yedikleri otlar yerine başka şeylere yönelmek zorunda kalırlardı ki doğa buna uygun değil sanırım. farklı besinler olsa bile yeterli değil gibi bir yargıya varabiliriz.
ola ki şimdi tükettikleri besinleri farklılaştırdılar, işte o zaman da onların yaptığını etçil hayvanlar da yapar ve yine bu hayvanları avlamaya devam ederdi.
aklıma ilk gelen mesele bu.
aklıma sıçabilirsiniz de.
0
yokartikdahaneler
(21.03.12)
iyi de bu işi avantaja cevirmiş canlılar var doğada, birkaç kelebek türü biliyorum misal, tatları kötü diye avcılar tarafından avlanmayan.. evrim bir böcekte akıp gidip, belki de ideale yaklaşırken, daha gelişmiş bi canlının herhangi bir gelişim evresinde niye o gelişimi denemiyor?
0
🌸Ryu
(21.03.12)
bu konunun temeli proteinlerin yapısında gizli. ilk moleküllerin oluşumu ve protein yapılarına inmek lazım. bir de besin zinciri olmak zorunda. ha bu arada salgıladığı maddelerle kötü tat ve koku oluşturarak yenilmesini engelleyen hayvanlar da var... daha çok böceklerde görülüyor bu tabii.

ısırıp bırakma olayı var büyük canlılarda da ama bu da vücudunun salgıladığı şeyler yüzünden oluyor.. bir de bir hayvanın tadını sevmediğini başka hayvan sevebilir.. genelde leş yiyen olmasına rağmen her türlü eti yiyebilenler de var.. etçillerin de adaptasyonu olabilir sonuçta..

şu konu da araştırılabilir:
en.wikipedia.org
0
ermanen
(21.03.12)
süreçle ilişkili birşey .. belki gelecekte olabilir , henüz rastlanmamış olması rastlanmayacağı anlamına gelmez.

en azından bir örnek vereyim , kğpekbalığının eti içeriğinde bulunan azot fazlalıgından dolayı berbattır ve yenilmez bu yüzden insanlar yemek için kğpek balıklarını avlamaz. belki de bu kğpek balığının geliştirdiği bir değişimdir bilemeyiz.
0
kennym
(21.03.12)
@ermanen firavun farelerinin çok zehirli 3 farklı türde yılanın zehrini nötralize edebilme yeteneği hiç de o kadar derin protein yapılarına inmeye gerek olmadığını gösteriyor sanırım.

@kennym
evet o süreç memelilerin atalarında rahatlıkla gözlemlenebilen bir süreç fakat memelilerde benzer bir yönelim yok maalesef.
0
🌸Ryu
(21.03.12)
Ryu etçillerin de adaptasyonları var dedim zaten. zehirli etleri yiyebilenler de var.

ayrıca hepsi protein yapısıyla alakalı. sindirim enzimlerini, nörotransmitter maddeleri, hayvanların bağışıklık sistemlerini bir araştır istersen. hepsi moleküler yapıya ve proteinlere iniyor.
0
ermanen
(21.03.12)
@ryu bir de şöyle bakmak gerekir , evrim kendi içerisinde de tutarlı davranıyor demek ki , tüm etçillerin yok olmaması için böyle bir şey otçullarda gelişmemektedir ki dengeler bozulmasın. yani böyle bir sürecin ortaya çıkması etçilleri tamamen yok eder , sadece otçul canlılar kalır dolayısıyla bitki nufusu hızla azalır ve akabinde otçullar da yok olur.
0
kennym
(21.03.12)
Bir seyin lezzetli olmasi, agiz tadina gore segisir. Dolayisiyla, bir tur yemezse, baska tur yiyecektir muhtemelen. mesela, yilan zehirli oldugundan cogu hayvan bunu tuketemez. Ama kimi kemirgenler vardir ki, yilanin zehirine bagisiklik kazandigindan catir catir yer. Ayrica bir turun besin zincirinde av olarak yer almadigini dusun, eger dogal sebeplerle populasyonu azalmiyorsa bulundugu ekolojinin hukumdari olup orayi istila eder ve yine kendi sonunu getirir dogal kaynaklari tukettiginden. Yani boyle bir canlinin soyunu devam ettirmesi pek olasi degildir.

Diger soruna gelirsek, evrim illaki en iyi seyi yapmaz. Surekli turun lehine calismaz. Mesela, irish erk - irlanda geyikleri- nin uzun boynuzlu olanlari disiler tarafindan tercih ediliyordu. Sebep? Tamamen keyif meselesi. Sonucta, her gecen nesille erkeklerin boynuzlari gittikce uzadi ve oyle bir noktaya geldi ki, erkekler arik bu boynuzlarla hareket edemez hale geldi ve bu geyiklerin soyu tukendi. Google'la bak. Kisaca, evrim dogal secilimin bir sonucudur.
0
gadanallah
(21.03.12)
Aynı zamanda dediğin şey bitkilerde daha rahat gözleniyor. Çoğu bitkinin tadının kötü olması hayvanlar tarafından tercih edilmemesine sebep oluyor, en basitinden tütündeki nikotin mesela bu işe yarıyor.
0
Haldamir
(21.03.12)
sadece su kadarını soyleyeyim simdilik tadı önemli, kokusu, rengi hepsi önemli de vaktim yok açıklamaya:(
0
rn
(21.03.12)
öncelikle şunu söylemem lazım ki gerek soruda gerek şu ana kadar verilmiş cevaplarda evrimin temelinin kavranışı açısından sorun var. evrim geçiren canlılar " aman avcı yemesin beni, tadım kötü olsun.", " daha hızlı koşayım yakalayamasın.", ya da ne bileyim "rengimi değiştireyim kamufle olayım" diyerek evrimleşmiyorlar. canlıların üremesi ve yaşamları sırasında spontane (herhangi bir nedene bağlı olmaksızın) mutasyonlar meydana geliyor. bunların çoğu herhangi bir etkiye sahip değil, bir etkiye sahip olanların çoğu öldürücü. ama arada canlının herhangi bir özelliğini değiştiren mutasyonlar oluyor (özelliğin değişmesi de genellikle tek bir mutasyonla değil, mutasyonların birikmesiyle oluşuyor.) hah işte o arada kamufle yeteneği kazanan yarın öbürgün avcı tarafından görülmediğinden hayatta kalıyor, kamufle olamayan ölüp gidiyor. soyu tükeniyor. avcıdan hızlı olan hayatta kalıp genetik materyalini ileriki nesillere aktarıyor. yavaş koşan genetik materyaliyle birlikte sizlere ömür. tadının kötü olması ise hayvana evrimsel bir avantaj sağlamıyor. niye? çünkü hayvanın hangi koşulda olursa olsun hayatta kalmasına katkıda bulunmuyor. hayvanı öldürmeden avcı tadını bilemiyor. yani belki birkaç bin yılda bir kötü tatlı bir öküz evrimleşiyor ama kaynayıp gidiyor arada kurbanlıklarla beraber. olamaz mı? olabilir.

son bir not, eğer hayvanların evrimi dediğiniz gibi manipüle etme şansları olsaydı tatlarından önce kokularını kötüleştirirlerdi. bu onlara evrimsel açıdan çok daha fazla katkı sağlardı.
0
gene mi gene
(21.03.12)
Söyleyeceklerimin neredeyse hepsini gene mi gene söylemiş.

Canlının türünü devam ettirebilmesi için rastlantısal başka bir özelliği baskın gelmiştir. Yani beyaz kelebek sürüsünün hepsi avlanırken bir tanesi eti lezzetsiz olduğu için değil de, rengi siyah olduğu için(yaprakta farkedilemediği için) hayatta kalıyor. Bundan nesiller sonra sürünün tamamı siyah oluyor.

Hayvanlar içgüdüsel olarak "nasıl hayatta kalırım?"ı düşünmüyorlar yani. Onları cinslerinden farklı kılan bir özellik sayesinde hayatta kalıyorlar, bu özellik de tamamen rastlantısal.
0
bitti
(22.03.12)
aslan ne yiycek o zaman aç mı gezecek savanda? bütün düzen besin olmak ve besin tüketmek üzerine kurulu, bunu neden bozmayı düşündün ki? hadi kimi kurbağa da zehirli veya öyle tadı iğrenç bi sürü yaratık var ama bir çita, bir aslan yiyeceği olarak yaratılmış zebranın öyle olması saçma bence.
0
kediebesi
(22.03.12)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.